(
1.Dünya Savaşı sayfasından yönlendirildi)
I. Dünya Savaşı veya Birinci Cihan Harbi, 28 Temmuz 1914 tarihinde Avrupa'da başlamış ve dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin katılması ve diğer kıtalardaki sömürgelere de yayılması nedeniyle "Dünya Savaşı" olarak adlandırılmıştır. Dört yıldan uzun süren savaş, 1918 yılında sona ermiştir. Birinci Dünya Savaşı, Avrupa'da dört merkezi devlete karşı, Avrupa ve diğer kıtalarda bulunan yirmi beş devletin bulunduğu, o tarihe kadar görülmemiş ilk dünya savaşıdır. I. Dünya Savaşı Avrupa'da İttifak Devletleri, Bağlaşık Devletler veya Merkezi Devletler diye adlandırılan Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı Devleti ve Bulgaristan ile İtilaf Devletleri diye adlandırılan Britanya İmparatorluğu, Fransa ve Rusya önderliğindeki Sırbistan, Karadağ ve Belçika devletleri arasında gerçekleşmiştir. Savaşa sonradan İtilaf Devletleri tarafında İtalya, ABD, Japonya, Yunanistan, Portekiz ve Romanya da katılmıştır. Savaş, 19. yüzyıl ile 20. yüzyılın başlarında meydana gelen olay ve gelişmelerin bir sonucudur.
I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin askerî hareketleri Osmanlı Cephesi (I. Dünya Savaşı) maddesinde açıklanmaktadır. 30 Ekim 1918'de Osmanlı Devleti Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak savaştan çekilmiştir.
19. yy. ile 20. yy. başlarında meydana gelen olay ve gelişmelerin bir sonucudur. Bu yüzden savaşın nedenlerini bu dönemde aramak gerekir. 1815’te yapılan Viyana Kongresi ile Avrupa’ya ve geniş anlamda dünyaya yeni bir statü getirilmiş ve buna göre güçler dengesi kurulmuştur.Özellikle 1870 Sedan Savaşı ile Almanya ve İtalya’nın birliklerini kurmaları, bunların büyük devletler olarak devletler arası ilişkilerde yer almak için girişimlerde bulunmaları, Viyana Kongresi statükosunu ve güçler dengesini büyük ölçüde değiştirmişti. Bundan sonrası ise yeniden bir dengenin kurulması girişimlerine, o da Avrupa’da yeni blokların ortaya çıkmasına ve bunların birbirleriyle çatışmasına yol açmıştır. Bloklar arasındaki gerginlik de karşılıklı silahlanmaya yol açmıştır. Bu da silahlı barış dönemini ortaya çıkarmıştır. Bu dönemde bloklar ve devletler arası ilişkilerde çok yönlü gelişen çatışmalar gerginliği daha da arttırmış ve devletleri bir savaşın eşiğine getirmiştir. Bu genel çerçeve içinde I. Dünya savaşının nedenleri çeşitli ekonomik, siyasi, askeri gelişmelere dayanmaktadır. Bunlara büyük devletlerin çıkar hesaplarını da eklemek gerekir.
Büyük devletlerin hemen hepsi bir savaşın çıkmasında kendi çıkar ve emelleri açısından yarar görmekteydi. Beklenen kıvılcım, Arşidük Franz Ferdinand'ın Gavrilo Princip isimli bir Sırp milliyetçisi tarafından Saraybosna'da öldürülmesiyle bulundu. Balkan bunalımından doğan Avusturya-Sırbistan çatışması kısa sürede genel bir savaş halini aldı.
Milliyetçilik düşüncesi özellikle 20. yüzyılın başlarında etkisini arttırmaya başlamıştır. Gerek birlikleri yakın tarihlerde kurulan Almanya ve İtalya'nın, gerek Balkan ve Arap milletleri arasında milliyetçilik akımı güçlenmişti.
19. yüzyıl içinde önem kazanmış diğer bir gelişme de sanayileşmedir. Aşırı silahlanma ve Osmanlı gibi paylaşılması planlanan devletlerden alınacak payı arttırma istekleri de I. Dünya Savaşı'nın başlamasındaki diğer nedenler arasında sayılabilir.
Bilindiği gibi İngiltere, Almanya’nın gelişen ekonomisinin dünya pazarını ele geçirmesinden ve askeri yönden güçlenmesinden (Fransa ve Rusya gibi) endişelenmekteydi. Nitekim Almanya 1890’lardan sonra izlediği politikayla Güneydoğu Avrupa ve Arka Asya’yı etkisi altına almıştı. Afrika ve Uzakdoğu’da da girişimleri vardı.
Yanı başında güçlü bir Almanya’nın varlığından güvenliği açısından endişelenmekteydi. Diğer taraftan 1870’ten beri Almanya’dan intikam almak için Alsace-Lorraine kömür yatağını geri almak istiyordu. Bu nedenle çıkabilecek bir savaşta müttefikleriyle birlikte Almanya’nın parçalanmasının hesabı içindeydi.
Batı sınırında Almanya’nın bir güç olarak belirmesinden rahatsız olan ve Doğu Avrupa’da Pan-Slavizm emellerine set çekmesinden, bu arada Pan-Germenizm’in tehlike haline gelmesinden memnun değildi. Bu nedenle Almanya’yı ve ona dayanan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nu yıkarak bu tehlikeyi ortadan kaldırmak ve bütün Slavları Rus egemenliği altına alabilmek istiyordu. Bunlardan başka özellikle İngiltere’nin karşı çıkmasından dolayı bir türlü alamadığı İstanbul ve Boğazları İngiltere ve Fransa ile müttefik olmasından yararlanarak ele geçirmeyi planlıyordu.
Ekonomik ve siyasi yönden dünyada daha etkin bir hale gelmek istiyordu. Özellikle doğuya doğru genişlemek Alman nüfusunu bu yörelere yerleştirmek, Afrika ve Asya'da yeni sömürgeler ve pazarlar ele geçirmek düşüncesindeydi. 1914'te hemen hemen bütün ülkeler, güçlü devletlerin sömürgesi haline gelmişlerdi. Almanya'nın yeni sömürge elde edebilmek için büyük devletlerle mücadele etmesi gerekiyordu.
Avusturya-Macaristan [değiştir]
Avrupa’nın gittikçe güçten düşen bu devleti, kendisine en büyük zararın Pan-Slavizm’den geleceğini anlamıştı. Özellikle Sırbistan’ın büyük iddialarla harekete geçmesinin ve Rusya’nın bu devleti desteklemesinin kendisi için tehlike olduğunu görmüştü.Bu nedenle Sırbistan’ı ortadan kaldırarak doğuya doğru genişlemek ve Rus etkisini Balkanlardan uzaklaştırmak istiyordu.
Üçlü ittifak bloğu içinde yer almasına rağmen gizlice Fransa ile anlaşmıştır. Amacı Avusturya’nın egemenliğinde kalmış olan İtalya topraklarını kurtarmak, Akdeniz ve çevresinde yeni sömürgeler elde etmektir.
Osmanlı Devleti [değiştir]
Osmanlı Devleti'ni yöneten İttihat ve Terakki hükümeti, 2 Ağustos 1914 günü Almanya ile gizli bir ittifak antlaşması (Osmanlı-Alman Gizli Antlaşması) imzalayarak savaşa İttifak güçleri yanında girmeyi taahhüt etmiş ve silahlı kuvvetlerinin genel sevk ve idaresi için bir Alman askeri heyetini yetkili kılmayı uygun görmüştür.[1]
Anlaşmadan haberdar olan İngiltere, Osmanlı Devleti'nin sipariş ettiği iki zırhlıyı Osmanlı Devleti'ne teslim etmekten vazgeçer. Rauf Orbay ve ekibi Londra'dan eli boş döner. Kalabalık bir İngiliz donanmasının Çanakkale Boğazı'na kadar kovaladığı Goben ve Breslav adlı iki Alman zırhlısının Çanakkale Boğazı'ndan geçmesine izin verilir. İki gemi 11 Ağustos'ta İstanbul'a gelir. İngiltere'nin bu durumu yansızlığın ihlali olarak değerlendiren bir nota vermesi üzerine, Alman zırhlıları Osmanlı donanmasınca 'satın alınmış' ve gemi mürettebatı fes giydirilerek Osmanlı hizmetine alınmıştır. Goeben (Yavuz Muharebe Kruvazörü), Breslau ise (Midilli Kruvazörü) ismini almıştır.
26 ekimde Osmanlı donanması bir keşif tatbikatı için hazırlanma emri aldı ve ertesi gün toplanma bölgelerine gitmek için Haydarpaşa'dan ayrıldı. 28 Ekimde Osmanlı filosu 4 ayrı görev gücüne ayrılarak Rusya kıyılarında farklı hedeflere yöneldi. Koramiral Souchon 29 ekim 1914 sabah 6:30'da 3 Osmanlı destoreyerinin refakatinde bulunan Goeben ile Sivastopol'daki kıyı bataryalarına ateş açtı. Hamidiye kruvazörü 6:30'da Kefe'ye geldi ve yerel yetkilileri 2 saat içinde çatışmaların başlayacağı konusunda uyardı. Hamidiye 9:00 da bir saat süren bir ateşe başladı ve daha sonra da Yalta'ya giderek burada 7 Rus ticaret gemisini batırdı. 2 Osmanlı destroyeri 6:30'da Odessa'ya hücum etti ve 2 Rus gambotunu batırarak birkaç tahıl silosunu tahrip etti. Breslau kruvazörü ve ona eşlik eden osmanlı destroyeri Novorossisk'e geldi yerel yetkilileri uyararak 10:30'da kıyı bataryalarına ateş etti ve 60 mayın döşediler. Limandaki 7 gemi hasar gördü, biri battı.